Türkistan Bölgesi; Doğuda Kingan Dağları, Batıda Hazar Denizi, Güneyde Himalaya Dağları ve Kuzeyde Sibirya’ya kadar uzanan bölgedir. Başka bir deyişle Türkistan Bölgesi; Batı Türkistan olarak adlandırdığımız beş bağımsız ülkeyi (Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Tacikistan) içine alan, Çin’e bağlı Özerk bölgeyi oluşturan Doğu Türkistan ve Kuzey Afganistan olarak bilinen fakat Güney Türkistan olarak adlandırılan coğrafyanın güney sınırı olan Hindikuş Dağları’nı kapsamaktadır. Dağlar, çöller ve bozkırlarla kaplı bölge zengin petrol, doğalgaz, enerji rezervlerine, yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olması nedeniyle dikkati üzerine çekmiştir. Çin’in ana etken olduğu ve 65 ülkenin katılımıyla başlattığı “Tek Kuşak Tek Yol” projesi de Türkistan bölgesi için büyük öneme sahiptir. Bu proje ile Çin Türkistan’da; Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ı da içine alan bir projeye dâhil etmiştir.
Bölge içinde jeopolitik açıdan çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. İlk olarak; Halford Mackinder’in ortaya attığı Kara Hâkimiyet teorisi ile “ merkezi bölge” diğer adıyla “Heartland” olarak isimlendirdiği Türkistan’ı içeren, Asya- Avrupa ve Afrika kıtalarından oluşan büyük dünya adasının kontrol altına alınabilmesi için buraya hâkim olunması gerektiğini öne sürmüştür. Dünya coğrafyasını strateji bakımından “mihver saha”, “iç kuşak”, “dış kuşak” olarak ayırmış ve öncelikli hedefini belirlemeyi amaç edinmiştir. Buna göre kara hâkimiyetine dayalı bir strateji için denizlerden gelecek saldırılardan korunmanın yolunun “mihver saha” hâkimiyetini sağlamak olduğunu yani mihver saha olarak Doğu Avrupa’dan Türkistan’a uzanan büyük alana sahip olunması gerektiğini söylemiştir. İkinci olarak, Spykman’ın Kenar Kuşak teorisi olarak öne sürdüğü, gerçek potansiyel hâkim gücün, Batı Avrupa- Türkiye- Irak-Pakistan-Afganistan- Hindistan-Çin- Kore- Doğu Sibirya’dan oluşan kenar kuşak hattında( Rimland) olduğunu ve buraya hâkim olan gücün, dünyaya hâkim olacağını, Kenar Kuşak’a hâkim olanın Avrasya’ya, Avrasya’ya hâkim olanın ise dünyaya hâkim olacağı tezini geliştirmiştir. Tarih boyunca dünyaya hâkimiyet kurmak isteyen güçlerin odak noktası Türkistan olmuştur. Son olarak Çinli Tuğgeneral Liu Yazhou’nun ortaya attığı Batı Bölge Teorisine göre ise; Batı yani Doğu Türkistan’ı içine alan Türkistan coğrafyasına yönünü çevirmeyi amaçlamış, bölgenin stratejik açıdan öneminden ziyade “dünya merkezine yakın olma” teorisini ortaya koymuştur. Coğrafi konumundan dolayı Batı’yı sınır olmanın dışında “ilerlemek” için hedef bölge olarak görmüştür. Yani Batı kavramı merkezi Çin’in batısında olan Doğu Türkistan ve Büyük Türkistan’dır. Doğu Türkistan’ın Çin’deki konumu sadece coğrafi bakımdan tampon bölge olmaktan ziyade Çin’in enerji güvenliği açısından stratejik önem taşımaktadır. Bu nedenle de ulusal çıkarlarını korumak adına batının önemi büyüktür. Bölge özellikle zengin doğal kaynaklara sahip olması ve coğrafi konumundan dolayı küresel güç olan ya da olmak isteyen devletlerarasında çekişmeli bölge haline gelmiştir. Bu nedenle devletlerarasında hâkim olma yarışı başlamıştır.
ABD açısından baktığımızda Sovyetlerin dağılma sürecinde Türkistan, ABD açısından önem taşımamış ancak 1990’ların ikinci yarısında ABD Türkistan’daki yaşamsal çıkarlarının farkına vararak ulusal güvenlik stratejilerinde bu bölgeye önem vermeye başlamıştır. ABD bu farkındalıktaki amacında Ortadoğu’dan sonra Çin’in enerji kaynaklarına erişimini sınırlandırmak, Rusya’yı bir dünya gücü olmaktan çıkarıp anakarasına hapsetmek ve AB’nin alternatif olma potansiyelini ortadan kaldırmak için Hazar ve Türkistan hattına yönelmiştir. Bu bölgeye girişi 2001 sonundan itibaren “ Terörle Mücadele” söylemi altında olmuştur. Bölgeye güçlü biçimde girebilmenin yollarını arayan ABD, Türkistan’a yönelik askeri açılımını başlatmıştır. Bu durum Rusya’nın “ geçici onayı” ve bölge ülkelerin işbirliğine yanaşmaları sayesinde kolaylıkla gerçekleşmiştir. Türkistan’ın Amerikan siyasetindeki öneminin artmasına paralel olarak “ İpek Yolu Strateji Belgesi” çıkarılmıştır. Bu belgeyle; tarihi İpek Yolu üzerindeki halkların işbirliği, karşılıklı bağımlılığı, ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi, egemenliklerinin garanti altına alınması bu ülkelerde demokrasinin ve pazar ekonomisinin kurulması öncelikli şart olarak belirlenmiştir. Bunun dışında ABD’nin Türkistan’daki stratejisinin esas kriteri Amerika merkezli bir düzen oluşturmaktır. Bu strateji önde gelen devletlerarasında güç dengesi sağlamaya yöneliktir. Rusya’nın bölge ile ilişkilerine baktığımızda, Asya ve Avrupa kıtasının en köklü devletlerinden biri olup bölgesel ve küresel politikaların yapılarının ve yönlerinin belirlenmesinde uluslararası bir güç olarak önemli role sahiptir. Rusya’nın bölgedeki hâkimiyeti yaklaşık bir asır sürmüş ve 1991 yılında SSCB’nin parçalanmasıyla Türkistan bölgesindeki ülkeler bağımsızlıklarını kazanmışlardır. O dönemde Rusya’nın başında bulunan Boris Yeltsin Türk Cumhuriyetlerini Rusya’nın bir yükü olarak görmüş ve bu düşüncesini hemen değiştirmemiştir. Yeltsin’in özgürlükçü politika izlemesi Rusya Federasyonu’nu kötü etkilemiş ve iç- dış politikasını değiştirmesine neden olmuştur. Batı işbirliğinin pazar ekonomisine geçişin ve demokratik reformların Rusya’ya zarar verdiğini görünce dış politikadaki önceliğini yakın çevreyi tanımaya yönelmiştir. Bu bağlamda da Türkistan bölgesine karşı izlenen politika değişmiştir. Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan üzerinden yürütülen gelişmelerde Yeltsin herhangi bir başarı elde edememiş ve bu dönemde Türkistan politikası çalkantılı bir şekilde devam etmiştir. Vlidamir Putin’in devlet başkanlığına seçilmesiyle birlikte Rusya Federasyonu yakın çevre olarak adlandırdığı ve Türkistan ülkelerinin de dâhil olduğu Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) coğrafyasına daha fazla önem vermeye başlamıştır. Rusya’nın Türkistan politikası ve uluslararası arenadaki gelişmeler Türkistan ülkelerinin Rusya’ya daha fazla yakınlaşmasını sağlamıştır. Çin için Türkistan’ın önemi ise; girişte belirttiğimiz teoriler baz alınarak konum itibari ile Türkistan; Hazar Deniz’i kaynakları üzerinde gerçekleştirilen mücadelede önemli rol oynamaktadır. Bölge üzerindeki mücadele esas olarak Türkistan’ın başta enerji hammaddeleri olmak üzere zengin doğal kaynaklara sahip olmasıdır. Kaynak zenginliğinin yanında bu kaynakların dünya pazarlarına ulaştırılması açısından transit konumdadır. Bu nedenle burada meydana gelecek bir istikrarsızlık birden fazla aktörün yer aldığı bir çatışma yaratabilecek kapasitededir. Çin için büyük önemi olan “Tek Kuşak Tek Yol projesi ile Rusya’yı memnun etmeyen bir rota izlenmiş, Rusya’nın uzun yıllardır Çin’e önerdiği Güney Sibirya yolunu uygun bulmayan Çin bunun yerine Kazakistan ve Kırgızistan çıkışlarını kullanarak Türkistan, İran ve Türkiye üzerinden Batı pazarlarına ulaşmayı hedeflemiştir. Tüm bunlara bakıldığında Çin’in Türkistan ülkeleri için özellikle pazarda önem kazanması Rusya’yı endişeye sokmuştur. Türkistan ülkeleri içinde ABD ve Rusya’ya alternatif, dengeci güç olması bakımından Çin’in elini kolaylaştırmıştır.21.yüzyılda Türkistan’da bölgesel bir güç oluşturmaya başlayan Çin’in bölge içinde siyasi, ekonomik ve kültürel etkileşimine değinebiliriz.
21. Yüzyılda Çin’in Türkistan’daki Siyasi Faaliyetleri
Çin’in, bağımsızlık, egemenlik, toprak bütünlüğü ve konumu gibi siyasi çıkarları tartışmasız önemlidir. Çin, Türkistan ülkeleri bağımsızlığını kazandıktan sonra bölgede bu ülkeleri tanımış ve diplomatik ilişkiler kurmayı hedeflemiştir.Bu nedenle Türkistan bölgesinde meydana gelecek herhangi bir değişim Çin’in siyasi olarak gelişimini etkileyen bir tehdit konumuna gelmiştir. Batılı güçlerin bölgeye yayılmasından sonra jeopolitik önemi artan Türkistan bölgesinde, bölgesel olarak teşkilatlanma sağlamış ve ilk olarak 1996 yılında Şangay Beşlisi daha sonra Özbekistan’ın katılımıyla Şangay İşbirliği Örgütü’nü kurmuştur. Örgütün kuruluşundan sonra bölgedeki etkinliğini sürdürmek ve geniş bir alana yayılmak isteyen Çin, 2013 yılında başlattığı “Tek Kuşak Tek Yol” projesine başlamış ve burada nüfusunu arttırmaya yönelik çalışmalar yapmış, istihdamı kendi ülkesindeki işçiler ile karşılayarak bölgede yerini almıştır. Bunun devamında ise Kazakistan’ın güzergâhından geçtiği için ve 2014 yılında Nursultan Nazarbayev’in halka hitabında duyurduğu “Tek Kuşak Tek Yol” projesi kapsamında kendi stratejisini oluşturmak için ortaya attığı “Nurlu Yol” projesi faaliyet göstermeye başlamıştır. Proje Kazakistan’ın; Çin, Avrupa ve Ortadoğu piyasalarını bağlayan küresel koridor haline gelmeyi hedeflemiştir. Çin, Türkistan bölgesindeki siyasi faaliyetlerini farklı projeler oluşturarak sağlamış ve bölgedeki etkinliğini korumuştur. Son olarak ise Çinli bir generalin ortaya attığı “ Batı Bölge Teorisi” Çin için yeni bir adım olmuştur. Teori, batı yani Doğu Türkistan’ı içine alan Türkistan coğrafyasına yönünü çevirmeyi hedeflemiştir. Bölgenin stratejik açıdan öneminden ziyade dünya merkezine yakın olma fikri teoriyi ortaya koymuştur. Bölgenin coğrafi konumundan Batı’yı, sınır olması dışında “ilerlemek” için hedef bölge olarak görmektedir. Yani Batı kavramı merkezi Çin’in batısında olan Doğu Türkistan ve Büyük Türkistan’dır. Bunların dışında bir de “borçlandırma politikası” uygulayan Çin siyasi ve ekonomik etkinliğini arttırdığı bölgede ve o bölgede bulunan ülkelerden politikasını uygulayabileceği ülkeyi seçerek kendine bağlamaktadır. Bu sayede ülkelerin önemli bir bölümüne finans sağlayıp ülkeyi kendine mecbur konuma getirmektedir.Türkistan ülkeleri bazında Çin’in siyasi faaliyetlerine bakarsak; bölgenin en geniş topraklarına sahip olan Kazakistan verimli arazilere sahip olması nedeniyle toprak hâkimiyetinin kimde olacağına ilişkin çatışmalarında meydana geldiği önemli bir ülkedir. Avrasya’nın kalbinde yer alan Kazakistan doğu-batı, kuzey- güney geçiş koridorlarının kesiştiği noktada yer alır. Çin’in güvenlik endişelerinden dolayı Kazakistan ile Çin arasında ilişkiler ivme kazanmıştır. Kazakistan ile Çin ortak stratejik alanlarda birleşmiş özellikle Kazakistan’a yönelik Çin batıya açılma politikasını izlemiştir.Bu da iki ülke arasında yakınlaşmanın bir simgesi olmuştur. Çin burada aktif rol oynayarak Türkistan stratejisini inşa sürecinde bölgede istikrar, barış ve iş birliğine dayalı aktif bir dış politika izlemeye devam ederek ilişkilerini güçlendirmeye, bölgesel güç statüsünden küresel güç statüsüne geçmeyi hedeflemiştir.
Çin’in etkinliğini sürdürdüğü bir diğer önemli ülke olan Kırgızistan’ın ise, Çin Halk Cumhuriyeti ile uzun bir kara sınırı vardır. Çin burada başlattığı projeyle birlikte istihdamı kendi ülkesindeki işçiler ile karşılayarak Kırgızistan’ın nüfusunun az olmasından yararlanmış ve burada varlığını sürdürmeyi hedeflemiştir. Bu durumda Çin’in Kuşak ve Yol Projesiyle Türkistan bölgesinde siyasi hâkimiyeti ele geçirmeyi hedeflediğini söylemek mümkündür.
Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan açısından siyasi olarak bakıldığında ise, Çin’in yakın komşuları olan bu ülkeler arasında da iş birliği söz konusudur. Bu ülkelerinde içinde bulunduğu tüm Türkistan ülkelerini kapsayan ve bir örgüt çatısı altında toplayan Çin ülkeler ile siyasi ilişkilerini geliştirme açısından büyük bir adım atmıştır. Çin, Türkmenistan’da Rusya’nın aracılığıyla Avrupa’ya sattığı gaza yatırım yaparak ülkede kendini önemli konuma getirmiş ve burada yerini korumayı başarmıştır.Yine Türkistan bölgesi için büyük öneme sahip olan Özbekistan ise Çin’e doğalgaz, petrol, uranyum ve pamuk satışı yapması ve Çin’in Özbekistan’da telekomünikasyon ve makine sanayinin olması Özbekistan açısından önemli hale gelmiştir. Başlarda Çin’in ülkesinde etkin olmasına sıcak bakmayan Özbekistan, birçok alanda büyük kalkınma projeleri gerçekleştirmeye başlamasından sonra Çin’den gelecek mali desteğe ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle de Çin burada da etkinliğini korumuştur.
Tacikistan açısından baktığımızda ise ülkenin zayıf ekonomiye sahip olması ve alt yapılarının zayıf olması nedeniyle Çin buradaki siyasi etkinliğini yapmış olduğu elektrik santralleri, köprü ve tüneller inşa ederek yani ülkeyi borçlu konuma getirerek sağlamaktadır.
Genel itibariyle Çin, Rusya’dan sonra bölgede etkinliğini sürdüren ikinci küresel güç haline gelmiştir. Türkistan ülkeleri ile sınırdaş olması Çin’in burada özellikle ekonomik anlamda etkinliğini arttırsa da siyasi ve kültürel açıdan da etkin olmayı amaç edinmiştir.
21. Yüzyılda Çin’in Türkistan’daki Ekonomik Faaliyetler
Türkistan bölgesi, geçmişten günümüze kadar birçok küresel gücün etkin olmaya çalıştığı bir coğrafya olmuştur. Bu bağlamda bölgesel güç olarak etkinliğini koruyan Çin’in önemli faaliyetlerinden biri şüphesiz ekonomidir. Ekonomik güç merkezinin Avrupa Atlantik’ten Asya Pasifik eksene yöneldiği yapısal değişimin başında da Çin gelmektedir. 1990’lı yılların başında hızlı bir büyüme gösteren Çin 2010 yılından itibaren büyüme oranını çift haneden tek haneye düşüren rakamlara geçiş yapmış ve 2015- 2017 yılının sonuna kadar ki dönemde oranı %6,5 -7 ‘ ye çıkarmıştır. Bu büyüme ile yönünü çevirdiği Türkistan bölgesi Çin için ilk sırada yer almıştır. Türkistan’daki devletlerle ikili ve çok taraflı ilişkisi hızla büyüyen ve modernleşen ekonomisi ile sürekli ham madde arayışında olması bu nedenle önemlidir. Bu durum Çin’i yeni kaynaklar, yeni pazarlar ve bunların ulaşımı için lojistik yollar aramaya itmiştir. Bu nedenle Çin kendine göre bir ekonomik strateji geliştirmiş ekonomisi zayıf, ham madde olarak zengin ülkeleri hedefine almıştır. Bunu da ilk ekonomik altyapı olarak “Tek kuşak tek yol” projesiyle faaliyete geçirmiştir.
Türkistan ülkeleri bazında Çin’in ekonomik faaliyetlerine baktığımızda ise ilk sırada yerini Kazakistan almaktadır. Türkistan bölgesinin kalbi konumundaki Kazakistan Çin ile ilişkilerinde enerji iş birliği konusunda ön plandadır. Ticaret hacmi yüksek olan Çin ile Kazakistan arasında Hazar Denizi’nin doğu sahillerinden petrol ve doğal gaz boru hattı ile Çin’e gitmektedir. Bunun dışında Kazakistan için önemli bir adım olan eski Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in girişimleriyle kendi stratejisini oluşturmak için güzergâhı Kazakistan olan “ Nurlu Yol” projesi ile de büyük adım atmıştır. Proje ile taşımacılık ve lojistik altyapı tesislerinin inşasına büyük ölçekli yatırımların yapılması, Kazakistan’ın iç taşımacılık şebekesini geliştirerek Çin, Avrupa ve Ortadoğu piyasalarını birbirine bağlayan küresel ulaşım koridoru haline dönüşmesi hedeflenmiştir. 2019 Mart ayında göreve gelen Kazakistan ikinci Cumhurbaşkanı Kasım Jomart Tokayev ise Nazarbayev döneminden projeleri devam ettirmeye dair çalışmalara başlamıştır. İlk ekonomik gelişim olarak Kazakistan ve Türkiye arasında ticaret hacmi artmıştır. Yüzde 54 oranındaki artışla Kazakistan Türkiye’ye buğday, bakır, doğalgaz, petrol, alüminyum ve çinko ihraç ederken, Türkiye’den elektrik-donanım, makine, tekstil ve mobilya ithalatı gerçekleştirmektedir. Bakır, uranyum ve çeşitli metallerin sanayileşmesinde etkili olan yerli şirketlerle de ortak olan Çin etkinliğini bu alanda da sürdürmektedir.
Özbekistan’ın ekonomik büyümesinin temelinde doğal kaynaklar, özellikle doğalgaz gelmektedir. Özbekistan, doğalgaz ihracatı kapasitesini güçlendirmeye, doğalgaz, petrol ve petrokimya endüstrisi alanında buna bağlı teşebbüslerin artmasına, verim arttırıcı faaliyetlerin gelişmesinde çalışmalar yapmaktadır. Bunu da Özbekistan Petrol ve Gaz Şirketi, “Özbekneftegaz“ın Çin ortaklığı, Çin Kalkınma Bankası’nın kredi desteğiyle faaliyete geçirmektedir. Petrol ve doğalgaz arama işlemleri ise Çin’e ait CNPC adında devlet şirketi tarafından yapılmaktadır. CNPC şirketinin yan kuruluşu olan China Petroleum Engineering ve Construction Corporation, Özbekistan’da doğalgaz üretimine başlayacak Dengizköl, Hocadavlat ve Sharkiy Olot doğalgaz yataklarına 377,5 milyon dolarlık yatırım ve 1 milyar tona kadar doğalgaz üretiminin yapılması kararı almıştır.Telekomünikasyon ve makine sanayi alanında da faaliyet gösteren büyük ve orta ölçekli Çin şirketleri burada faaliyet göstermektedir. Buradan anlaşılacağı üzere Çin, Özbekistan’daki varlığını şirketler üzerinden yürütmektedir. Bu sayede bölgeyi de tanımaktadır.
Çin’in ekonomik anlamda güçlenmesi uluslararası alanda önemi büyüktür. Bu bağlamda gözü Türkistan bölgesinde yer alan ve doğalgaz zengini ülke Türkmenistan’dadır. Enerji güvenliği bakımından Çin’in ön plana çıkması, enerji talebinin artmasıyla orantılıdır. Bu bağlamda Çin’in petrol talebi 2005-2015 yılları arasında yıllık ortalama %5,7’lik büyüme, 2016 yılında %3,3 oranında büyümüştür. Doğalgaz tüketimi ise 2005-2015 yıllarında %15 iken 2016 yılında %7,7 oranında artmıştır. Çin’in gaz talebi 2022 yılına kadar %8,7 oranında artacaktır. Türkmenistan doğalgazına yönelik politikası bölgedeki stratejik öneminin artmasına sebep olmaktadır. Türkmenistan artık Doğu (Çin’e giden Trans-Asya hattı), Batı (Avrupa’ya giden Trans-Hazar), Kuzey (Rusya) ve Güney’e (İran’a giden Güney hattı veya Hindistan’a giden TAPI projesi) enerji nakletmekle ilgili bütün projelerde etkin rol oynamaktadır. Bu durumun ülkenin ekonomisine yansıması, Türkmenlerin refah seviyesinin yükseldiğini de bir göstergesi olmuştur.Türkmenistan sadece Çin’in enerji güvenliği açısından değil, bölge jeopolitiğinde de kilit ülke konumuna yükseliş göstermektedir.
Kırgızistan ve Tacikistan ise bölgede ekonomi bakımından düşük seviyede olan iki ülkeler olmaları nedeniyle Çin’e bağımlı hale gelmişlerdir. Her iki ülkede de alt yapı eksikliği nedeniyle Çin, ülkelerin elektrik santralleri, köprüler, yollar ve tüneller inşa etmektedir.Bunları da kredi olanağı sağlayarak yapıp ülkede borçlandırma politikasını rahatça uygulayabilmektedir. Fakat Çin’in “ Tek Kuşak Tek Yol” projesi ile iki ülkeye geçiş güzergâhı olması nedeniyle yatırımı da bulunmaktadır. Kırgızistan’daki yatırımına baktığımızda; Türkistan’da Kuşak Yol’u kabul eden ülkelerden olan Bişkek, toplam miktarları 1,3 milyar dolar olan Çin merkezli 4 ana proje hayata geçmiştir. Bunlardan biri olan başkent Bişkek’ten 520 kilometre uzaklıktaki Narın’a otoban çalışmasıdır. Pekin yönetiminin ayrıca Kırgızistan’daki enerji sektörüne de 1 milyar dolarlık yatırımının olduğu ve 6,2 milyon nüfuslu ülkede bu yatırımları hayata geçirmek için ise Çinli işçilerin bölgeye nüfuz ettiğini de söylemek mümkündür. Tacikistan’a baktığımızda ise: Kuşak Yol Projesi’ni 2013 yılında ilk kabul eden ülkelerden olan Tacikistan proje ile 2030 Milli Kalkınma Stratejisi’ni de hayata geçirmiştir. Çin, bunların dışında Tacikistan’da 50’den fazla büyük proje de başlatmıştır. Bunlar arasında Lolazor-Khatlon ve Kuzey-Güney enerji dönüşüm hatları, yollar, Duşanbe ile Kulyap arasındaki yolda bulunan tünel ve Vahdat-Yavan tren yolu gibi yatırımlar bulunmaktadır. Çinli şirketlerin Tacikistan’daki yatırım oranları 2015 yılından bu yana 273 milyon dolardan yüzde 160 oranında artmış, Çin’den gelen direkt yatırım oranı da 1 milyar doları aşarak diğer yatırımcıları geride bırakmıştır.
21. Yüzyılda Çin’in Türkistan’daki Kültürel Faaliyetler
Türkistan bölgesi ile Çin’in geçmişten günümüze siyasi ve ekonomik anlamda ciddi ilişkileri olduğu bilinmektedir. Ancak bu ilişkilerin kalıcı olması iki ülke arasındaki ilişkilerin belirli bir çerçeveye oturması için kültürel ilişkilerin de kurulması iki ülke içinde oldukça önemlidir.Çin, Kazakistan’la olan kültürel ilişkilerini 2010 yılından itibaren aktif bir şekilde sürdürmektedir. Bu çerçevede Urumçi şehrinde Çin Eğitim Bakanlığı kontrolü altında büyük bir merkez kurmakla başlamıştır. Hanban adı verilen bu merkez hem Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi (Doğu Türkistan)’nde hem de Türkistan bölgesinde Çin dili ve kültürünün yaygınlaştırılması faaliyetlerini üstlenmiştir. Hanban ajansı, Çin üniversiteleri ile diğer ülkelerin üniversiteleri arasında koordinasyon sağlayarak Konfüçyüs Enstitüleri kurmakta, dil ve kültür eğitimi vermeyi amaçlamaktadır.İki ülke arasındaki kültürel ilişkilerden önemli bir tanesi de enstitülerin açılmasıdır. Bu çerçevede Kazakistan’da beş, Kırgızistan, Özbekistan ve Tacikistan’da iki enstitü açmıştır. 12 tane yerel şubesi bulunan ajans Türkistan bölgesinde de meslek kursları ve okullar açmaktadır. Bu durumu yaygınlaştırmak ve tanıtmak içinde televizyon, radyo gibi medya kuruluşları ve gazeteler aktif bir şekilde çalışmalar yürütmektedir. Türkistan bölgesinde Çin kültürü günleri ve haftaları kutlamak yaygın hale gelmiştir. Her şehrinde Çin’e ait etkinlikler yapılmaya başlanmış özellikle müzik, film, tıp, moda alanında festivaller yapılarak Çin ürünlerinin tanıtımı yapılmaya başlanmıştır. En fazla Konfüçyüs Enstitüsünün Kazakistan’da bulunması da Türkistan ülkeleri arasında etkinliğinin burada daha fazla olduğunu söylemek mümkündür.
Çin’in 1,5 milyarlık nüfusu, dünya ekonomisinin %25’ini kontrol etmesi, dünyadaki etkinliğinin artması, bir küresel güç haline dönüşmesi nedeniyle özellikle de çevre ülkeler ve birçok ülkede Çince öğrenme ön plana çıkmıştır. Bu çerçevede de Kazakistan’da da bununla ilgili öne çıkan bir istek oluşmuştur. Burada da genel olarak amacının Çinceyi tanıtmak olduğu kanısı ortaya çıksa da kültürünü tanıtmak, etkinlikler ve konferanslar yapmaktadır. Kazak Türkleri arasında da oldukça yaygınlaşan Çince öğrenme isteği bir hobi ya da başka bir dile sahip olayım düşüncesinden kaynaklanmamaktadır. Kazakistan’a yapılan yatırım ve potansiyel gücün artması, istihdam sağlanması açısından önem kazanmış ve gençlerin bu olanaklardan faydalanabilme açısından Çince öğrenmek ön planda tutulmuştur.
SONUÇ
Jeostratejik ve jeopolitik anlamda önemli bir konuma sahip olan Türkistan bölgesi bölgesel ve küresel güçlerin her dönemde odak noktası olmuştur. Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra bağımsızlığını kazanan Türkistan ülkeleri küresel güç olan Çin’in dikkatini çekmiştir. Çin burada kendine ait strateji oluşturmak için bölgede bulunan Rusya’nın da varlığını kabul etmiş, yumuşak güç unsurlarına ağırlık vererek iş birliği geliştirmeye başlamıştır. Bu durumda Çin’in, Türkistan bölgesinde yaptığı ve yapmayı planladığı faaliyetlerin olacağını akla getirmiştir.
Dağlar, çöller ve bozkırlarla kaplı olan Türkistan bölgesi zengin petrol, doğalgaz, enerji rezervleri, yeraltı ve yerüstü kaynaklara sahip olması nedeniyle sınır ülkeler için önemli bir konuma sahiptir. Bunların başında da Çin gelmektedir. Çin’in bu bölgeye ilgisi zengin doğal kaynaklara sahip olmasından başka Batı’ya açılmak ve buraya sınır olmanın dışında bölgede ilerlemek amacını gütmektedir. Bu nedenle de Doğu Türkistan ve Büyük Türkistan önemli bir konuma sahiptir. Özellikle Doğu Türkistan’ın konumunun coğrafi olarak değil enerji güvenliği açısından stratejik önem taşıması ve ulusal çıkarların korunması açısından oldukça önemlidir.
Çin’in Türkistan bölgesinin faaliyetleri açısından değerlendirdiğimizde ise, küresel anlamda dünyada büyük bir yere sahip ülkenin günümüze kadar baktığımızda çıkarının olmadığı bir yere yatırım yapmadığını görmek imkânsızdır. Bu bağlamda ekonomik olarak güçlü olan devlet Türkistan bölgesinde etkinliğini ekonomik olarak yansıtmış bölge için de oldukça önemli olan “ Tek Kuşak Tek Yol” projesi ile bölgeye girmeyi başarmıştır. Siyasi, ekonomik ve kültürel faaliyetlerinin etkin olduğu Türkistan bölgesi bu bağlamda ister istemez topraklarında Çin’in etkisini görmektedir. Olumlu olarak etkilerine baktığımızda ise ekonomik olarak kötü durumda olan ülkelerin kalkınmasına yardımcı olması, özellikle altyapı çalışmalarının olduğu ülkelere destek vermesi önemlidir. Burada sağladığı altyapı çalışmalarında iş gücü potansiyelinin oluşması bu ülkelerin insanları için oldukça önemlidir. Tabi burada sadece bölge halkının da çalıştırılmadığı Çinli işçilerinde çalıştığı göz ardı edilmemelidir. Çin’in Türkistan ülkeleri arasında ise en çok ilişki kurduğu ülke ise Kazakistan olmuştur. Burada etkinliğinin proje dışında kültürel olarak sağlayan Çin Konfüçyüs enstitüleri kurarak buradaki halka kendi dilini öğretmeyi amaçlamış, aynı zamanda dil bakımından da ülkede yerini korumayı hedeflemiştir. Ekonomik anlamda da iş olanaklarını baz alan gençler dil konusunda hassas davranarak Çince öğrenme isteklerini öne çıkarmışlardır. Olumsuz yanlarına baktığımızda ise emperyal bir güç olan Çin’in bu bağlamda bölgede hâkimiyet kurmayı amaçladığını söylemek mümkündür. Özellikle ekonomik anlamda ve bunun yanında siyasi ve kültürel olarak etkinliğini arttıran ülke önümüzdeki yıllarda da faaliyetlerini sürdürebilir. İki emperyal ülkenin kıskacında kalan Türkistan bölgesi ülkelerinin tutumunu zamana bırakıp gelişmeleri izlemekte fayda vardır.
KAYNAKÇA
Amanov, Şatlık, ABD’nin Orta Asya Politikaları, İstanbul 2007.
Çiftçigüzel, Mehmet Cemal, Yıldızlar Yeniden Parlıyor, İstanbul 1994.
Demirağ, Yelda- Karadeli, Cem, Orta Asya ve Kafkasya, Ankara 2006.
Dugın, Aleksandr, Nursultan Nazarbayev’in Avrasya Misyonu, Ankara 2006.
Gömeç, Saadettin, Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, Ankara 1999
Güler, Müjdat, Orta Asya ve Kafkaslara Türk Bakışı, İlgi Kültür Sanat, 2. Baskı.
Saray, Mehmet, Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi, Ankara 1996.
Sandıklı, Atilla- Güllü, İlhan, Geleceğin Süper Gücü Çin, İstanbul 2005.
Şimşir, Sebahattin, Coğrafya’dan Vatana Türkistan’da Türkler, Boğaziçi Yayınları.
Taşağıl, Ahmet, Gökbörü’nün İzinde, Kronik Yayınlar, 3. Baskı.
Uçar, Fuat, Dış Türkler Türk Dünyasının Parlayan Beş Yıldızı, Ankara 2007.
BOZKURT, Giray Saynur, “Kırgızistan’ın Küresel ve Bölgesel Güçler ile İlişkilerine Genel Bakış”, TASAM, 17 Aralık 2013.
ÇELİK, Hatice, “Özbekistan: Orta Asya’nın Kilidi”, Stratejik Düşünce Enstitüsü, 14 Kasım 2018.
Haberler.com, “ÖZBEKİSTAN-ÇİN İLİŞKİLERİ”, AVİM, 11 Eylül 2017.
İSMAYILOV, Elnur; BUDAK, Türkan, “Bağımsızlık Sonrası Özbekistan’ın Enerji Politikası”, BİLGESAM, 7 Nisan 2015.
Kavas, Alp Yüce, “Kazakistan’da Rusya-Çin Rekabeti”, BİLGESAM, 3 Eylül 2014.
Kerimoğlu,Yavuz, “Çin’in Orta Asya Politikaları”, İNSAMER, 22 Ocak 2019.
Burak Çalışkan, “Kazakistan’daki Çin Etkisi ve Doğu Türkistan Açmazı”, İNSAMER, 19 Ağustos 2019
Keyvan, Özlem Zerrin, “Çin Dış Politikasında Kazakistan”, ANKASAM, 29 Nisan 2019.
Dinmuhammed Ametbek, “Çin’in Enerji Güvenliğinde Türkmenistan’ın Yeri”, ANKASAM, 29 Kasım 2018
Abdrasul Isakov, “Kırgızistan-Tacikistan Sınır Sorunları”, ANKASAM, 25 Mart 2019
Kengerli, Adil, Uluslararası Politika Akademisi, “Orta Asya’da Bölgesel İşbirliği: ŞİÖ’nün Rolü”, 30 Haziran 2015.
NOGAYEVA, Ainur, “Çin – Orta Asya Ticari İlişkileri ve Entegrasyon Çabaları”, TASAM, 5 Aralık 2013.
Newtimes.az, Uluslararası Politika Akademisi, “Abd-Rusya-Çin:” Büyük Üç’ün Orta Asya Savaşı”, 5 Aralık2013.
Newtimes.az, Uluslararası Politika Akademisi, “Orta Asya: Büyük Oyunun Yeni Aşaması”, 25 Eylül 2013.
Newtimes.az, Uluslararası Politika Akademisi, “Çin Orta Asya’da: Jeopolitik Sorunlar Artıyor”, 4 Mayıs 2013.
Oflaz, Bakır, Uluslararası Politika Akademisi, “Avrasya Ekonomik Birliği ve Kazakistan”, 6 Temmuz 2014.
Örmeci, Ozan, Uluslararası Politika Akademisi, “Çin Halk Cumhuriyeti’nin Enerji Politikasında Rusya ve Orta Asya’nın Rolü”, 2 Ekim 2017.
Keyyan Özlem Zerrin, “Çin Dış Politikasında Kazakistan”, ANKASAM, 29 Nisan 2019.
Alperen, Ümit, Bilge Strateji, Jeopolitik, Ekonomi Politik ve Sosyo-Kültürel Araştırmalar Dergisi, “Bir Kuşak Bir Yol” Girişimi ve Çin’in Orta Asya Politikası”,Cilt 10, Sayı 19, Güz 2018, sy. 17- 38.
Ekrem, Erkin, Çin’in Orta Asya Politikaları, Rapor, Ankara: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2011.
Makarenko, Tamara, Nato Dergisi, “Orta Asya: Güç, Siyaset ve Ekonominin Çatıştığı Yer, 2009.
Nogayeva, Ainur,” ABD, Rusya ve Çin’in Nüfuz Mücadelesinde Orta Asya: Araçlar ve Süreçler”, Bilig Yesevi, YAZ 2012, Sayı.62, sy.183-204
Uğrasız, Buğra, “Çin’in Hazar ve Orta Asya Bölgesine Yönelik Politikaları”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitü Dergisi, sy.227-236, Cilt.4, Sayı.3, 2002.
Ekrem, Erkin, Çin’in Orta Asya Politikaları, Rapor, Ankara: Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, 2011.
Timuçin Kodaman- İsa Burak Gonca, “Jeoekonomik Hayaller: Çin’in Yeni İpek Yolu Girişimi’nin Orta Asya’da Algısı”, İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, Cilt: 5, s: 5, 2016, S. 1251-1261
Anadolu Ajansı, “Çin’in borç diplomasisi ve Afrika”, 25 Haziran 2018 (Erişim Tarihi: 20 Kasım 2019
AAHABER,” Asya’nın diplomasi merkezi: Kazakistan”, 22 Şubat 2019. ( Erişim Tarihi: 15 Ekim 2019)
Aydınlık Gazetesi, “Kırgızistan ve Çin ilişkileri güçlendirme kararı aldı”, 9 Ocak 2017. ( Erişim Tarihi: 14 Ekim 2019)
Aljazeera Türk, “Orta Asya’da Rusya-Çin mücadelesi”, 14 Mart 2014. ( Erişim Tarihi: 13 Ekim 2019)
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/orta-asyada-rusya-cin-mucadelesi
CRİ.ONLİNE.Türkçe, “Çin ile Kırgızistan ilişkileri üst düzeye taşıyacak”, 13 Haziran 2019.
http://turkish.cri.cn/1781/2019/06/13/1s198440.htm
CRITURK, “Çin Ekonomisinde Büyümenin Değişen Dinamikleri ve Yeni Normlar”, 20 Şubat 2018 (Erişim Tarihi: 8 Aralık 2019)
ÇİNHABER, “Orta Asya’da Kuşak Yol etkisi”, 26 Eylül 2019 ( Erişim Tarihi: 17 Aralık 2019)
Dünya Bülteni, “Çin’in Orta Asya Politikaları”, 24 Ocak 2019 ( Erişim Tarihi: 19 Kasım 2019)
Euronews, “Özbekistan’da ekonomik büyümenin kaynağı”, 7 Nisan 2012 ( Erişim Tarihi: 25 Kasım 2019)
GAZETEDUVAR, ” Orta Asya: Nereden nereye? (1)”, 23 Mayıs 2017.
HABERLER.COM, “Özbekistan-Çin İlişkileri”, 9 Eylül 2017.
HABERLER.COM “Kırgızistan ve Çin iş birliğini derinleştiriyor”, 13 Haziran 2019.
HABERLER.COM, “Çin, Tacikistan ile Enerji Ortaklığı Konusunda Anlaştı”, 19 Eylül 2013 ( Erişim Tarihi: 20 Kasım 2019 )
Hürriyet Gazetesi, “Kültürel zenginlikleriye Çin”, 16 Ağustos 2018 ( Erişim Tarihi:15 Aralık 2019)
http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/kulturel-zenginlikleriye-cin-40928842
Jurnalist.com, “Liu Yazhou: Çin’in Büyük Türkistan Politikası(Batı Bölge Teorisi), 17 Ekim 2018
KAZAKİSTAN.KZ, “Kırgızistan ve Çin’den ilişkileri güçlendirme kararı”, 8 Ocak 2017. ( Erişim Tarihi: 15 Ekim 2019 )
http://www.kazakistan.kz/kirgizistan-cinden-iliskileri-guclendirme-karari/
Kırım Haber Ajansı, “Orta Asya’da Çin, Rusya’nın yerini alıyor”, 8 Mayıs 2018. (Erişim Tarihi: 13 Ekim 2019)
http://old.qha.com.ua/tr/turk-dunyasi/orta-asya-da-cin-rusya-nin-yerini-aliyor/170272/
Kırım Haber Ajansı, “Özbekistan-Çin arası ilişkiler en üst düzeyde”, 6 Kasım 2017. (Erişim Tarihi: 22 Ekim 2019)
http://old.qha.com.ua/tr/turk-dunyasi/quot-ozbekistancin-arasi-iliskiler-en-ust-duzeyde-quot/161486/
Kırım Haber Ajansı, “Özbekistan ile Çin arasındaki ticaret hacmi rekor seviyeye ulaştı”, 17 Ocak 2018. (Erişim Tarihi: 17 Ekim 2019)
http://old.qha.com.ua/tr/turk-dunyasi/ozbekistan-ile-cin-arasindaki-ticaret-hacmi-rekor-seviyeye-ulasti/164636/
Kırım Haber Ajansı, “Beklenen oldu: Kırgızistan’a Çinli işçi akını”, 28 Kasım 2019 ( Erişim Tarihi:18 Kasım 2019)
http://old.qha.com.ua/tr/turk-dunyasi/beklenen-oldu-kirgizistan-a-cinli-isci-akini/175211/
Kırım Haber Ajansı, “Kazakistan, Çin’e doğal gaz ihraç etmeye başladı”, 25 Ekim 2017, (Erişim Tarihi: 26 Kasım 2019)
http://old.qha.com.ua/tr/turk-dunyasi/kazakistan-cin-e-dogal-gaz-ihrac-etmeye-basladi/161007/
Medyascope, “Çin Orta Asya’daki Askeri Varlığını Güçlendiriyor”, 19 Şubat 2019 (Erişim Tarihi: 18 Kasım 2019)
Star Gazetesi, “Orta Asya’da Çin Varlığı”, 2 Şubat 2019.
Sabah Gazetesi, “Kazakistan’da neler oluyor?”,23 Mart 2019. (Erişim Tarihi: 14 Ekim 2019)
TIMETURK, “Rusya cazibesini yitirdi! Orta Asya devletlerinin yeni gözdesi Çin”, 1 Haziran 2016. (Erişim Tarihi: 14 Ekim 2019)
TİMETURK, “Kırgızistan ile Çin arasında kapsamlı stratejik ortaklık”, 6 Haziran 2018.
TRTAVAZ, “Kazakistan-Çin İlişkileri”, 12 Şubat 2018. ( Erişim Tarihi: 15 Ekim 2019)
TRTAVAZ,” Kazakistan İle Türkiye Arasındaki Ticaret Hacmi Arttı “, 16 Aralık 2019 (Erişim Tarihi: 17 Aralık 2019
Turkish.China,” Nurlu Yol Projesi: Çin’i Anlamak”, 20 Nisan 2017 ( Erişim Tarihi: 18 Kasım 2019)
http://turkish.china.org.cn/china_key_words/2017-04/20/content_40658181.htm
PUSULAHABER, “Özbekistan-Çin ilişkileri”, 2 Ocak 2017. ( Erişim Tarihi: 17 Ekim 2019)
Kasymova, Nazokat A, “Orta Asya’nın Jeopolitik Konumu ve Oluşturulmak İstenen Bölgesel Güvenlik Sistemi “,TarihTarih.com. (Erişim Tarihi: 211 Ekim 2019)