Küresel salgının başladığı 2020 yılının son aylarına girildiğinde en çok konuşulup merak edilen ve dünyadaki dış politikayı ciddi bir şekilde etkileyecek olan durum, tahmini zor olmayacağı gibi ABD’de gerçekleşen bir başkanlık seçimdir. ABD’nin yanı sıra dünyanın da yakından takibe aldığı Amerika’daki başkanlık seçimlerinde kimin galip geleceğinin yanı sıra, bir başka soru da eğer Donald Trump’ın da bulunduğu Ulusalcıların karşıtı olan, Demokratlar tarafının adayı Joe Biden’ın kazanması durumunda nasıl bir dış politika izleyeceği olmuştur. Bu merak ediş aslında Biden’in, Trump’tan kıyasla nasıl bir diplomasi işleyişi güdeceğinden ziyade, bu dış politika izleminin bir demokrat ve eski Amerikan Başkanı olan, Barack Obama’dan kıyasla nasıl bir yol izleyeceğidir.
İKİ FARKLI DIŞ POLİTİKA ANLAYIŞI: RESTORASYONİSTLER VE REFORMCULAR
Bir diğer ifadeyle Demokrat Parti içerisindeki dış politika anlayışında; Restorasyonistler (Barack Obama’nın dış politika anlayışını devam ettirecek olanlar) ile Reformcular (yeniliğe giderek farklı yol izleyecek olanlar) olmak üzere iki farklı grup bulunuyor. Bu sonuçta ise dış politikada nasıl bir Uzak Doğu (başta Çin olmak üzere Güney Kore ve Japonya) dış ticaret politikası ve Orta Doğu’daki Suriye ile Irak’taki demokrasi yolunun izlenecek olması merak konusudur. Buna karşılık akıllarda şöyle bir düşünce oluşmakta; Biden’in geçmiş senelerden de bakacağımız sonuç itibari ile genel olarak dış politikada temel olarak iki dünya görüşünün olacağıdır.[1]
Tabii ki bizim açımızdan en başlıca hususlardan birisi Orta Doğu’da nasıl bir stratejik hamle yapacaklarıdır. Çünkü, bildiğimiz gibi Orta Doğu’da ister Rusya ve ister ABD olsun büyük ülkelerin daimi kalmaları açısından Türk devleti ile belirli bir yerde dış siyasetlerinde zıt düşmemeleri gerekmektedir.
SÖZDE DEMOKRASİ BEŞİĞİNDE SEÇİM KRİZİ
Seçim zamanı gelip geçti ve sonuçların açıklanmasıyla Demokratların adayı, Joe Biden, 306 delege sayısı ile Amerika’nın yeni başkanı seçildi, fakat Donald Trump’ın yarattığı kriz ve ortaya attığı kendince asıllı ve karşıt görüşler için asılsız iddialar sonucu, Washington eyaletinde bulunan ABD Kongre binasını basan bir grup Trump taraftarı, dünya gündeminin merkezine yerleşmişti. Evet, dünyada “demokrasinin beşiği ve en ideal örneği(!)” sayılan Amerika’nın başkentinde böylesine bir kriz patlak vermiş, sonucunda Trump’ın çabaları karşılık bulamayınca 20 Ocak’ta sorunsuz bir görev bırakış davranışı göstereceğini belirtmişti.
Bizim açımızdan ABD’nin bu yeni döneminde yeni başkan Joe Biden’in dünya üzerinde genel izleyeceği uluslararası politikadan ziyade, Türk devletine karşı nasıl bir tutum sergileyeceğidir.
SEÇİM SONRASI TÜRK DIŞ POLİTİKASI: BATI DIPLOMASİSİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin son senelerdeki AB ve NATO’nun genel durumlarına uymaktan ziyade, bir ulus-devlet niteliğinde davranarak kendini daha ön plana çıkardı. Bunun örneklerinden birisi ise Yunan-Türk meselesinde tarafsız kalmaları lazım iken, bu uluslararası örgütlerin Yunan tarafında yer almalarıydı. Fakat son aylarda görmekteyiz ki Türkiye’nin sürekli “Türkiye’nin geleceği AB ile şekillenecektir.”, “İlişkileri gözden geçirmeye yeniden hazırız.” gibi ifadelere yer verilmekte. Bunları tahmin ediyorum ki ABD’deki gerçekleşen seçim sonucu ile bir ilgisi elbet vardır. Çünkü, Biden ve ekibi, seçim öncesi vaatler verir iken, Trump’ın tam aksine, NATO’ya yoğun bir şekilde ilgi göstereceğini ve örgütün üye ülkeleri ile iş birliğini tekrardan gözden geçirerek iyileştirme yapacağını belirtmişti. [2]Bildiğimiz gibi NATO üyeleri, aynı şekilde AB’nin üyelerinin genelini de çatısı altında barındırmakta.
Uzun yıllar boyunca AB’nin Türkiye’yi bir türlü kabul etmemesinin ardından ilişkilerin ve müzakerelerin durmasından sonra, ani bir dönüş ile AB’ye yoğunlaşması Biden’in tam da bu vaadine dayanmaktadır. Zira Trump’ın dış politikasında Amerika, bir ulus-devlet kimliği ile hareket etmekte ve NATO gibi uluslararası örgütlere karşı çıkmaktaydı. Türkiye, bu düzensiz ortamda belirsiz kalmak yerine yakın komşusu olan, Rusya ve onun yakın müttefiki Çin ile ilişkileri geliştirmeye başladı. Fakat olaylar tekrardan eski haline döneceği gözükmekte. Türkiye’nin dış politikada bir denge politikası izlemesi de beklenilen durumlar arasında yer almakta. Bir diğer taraftan daha önce de belirttiğim gibi, Demokrat Parti içerisindeki iki grup arasında ciddi bir dış politika anlaşmazlığı var, bu konuların en önde gelenlerinden birisi ise,Türkiye’yi da yakından ilgilendiren “Orta Doğu” meselesidir.
Türkiye’nin körfez ülkeleri arasında Kuveyt’e olan büyük ilgisini herkes bilmekte. Biden’in de Körfez ülkelerine yönelik olumlu diplomasinin hedeflerinde olması, Türkiye ile ABD arasında ortak bir arkadaş misali yeniden ABD’ye yakınlaşması ve NATO ve AB ilişkilerinde iyileştirme sürecine gidilmesi de beklenenler arasında.
Bir diğer yandan geçmişten günümüze ABD dış politikasında taraflar değişse dahi hep aynı kalan tutum yine; İsrail konusu oldu. Biden, bölgedeki güçlü olacak bir İsrail’in, ABD’nin bölgeye ait çıkarlarında ciddi önem taşıdığını belirtti. Ne garip bir tesadüftür ki Türkiye’nin son zamanlardaki İsrail ile ilişkileri yeniden ele alarak iyileştirme yoluna girmesi de dikkatleri çeken bir başka husustur. Ama belirtmem gerekir ki Azerbaycan’ın Karabağ mücadelesinin ardından gerçekleşen bu durumu, çok iyi bir Azerbaycan-İsrail ilişkileri sonucunda Azerbaycan vasıtasıyla da bu durum gerçekleşmekte olduğu da elbette ikinci bir olasılıktır.
Bunlar tabii Türkiye’nin ABD’deki biten seçim sonrası oluşacak yeni dış politikasına ilişkin bir tahmin teşkil etmekte. Fakat madalyonun bir diğer yüzünü de bakmak gerekir. Çünkü, ne kadar da ortak hususlar oluşma ihtimali olsa dahi, Biden’in geçmişten günümüze Türk devletine karşı hiç de hoş olmayan tutumları mevcut.
ESKİ SENATÖR VE YENİ BAŞKANIN TÜRK ALEYHTARLIĞI
Biden, yaklaşık 36-37 yıl ABD Senatosu’nda Senatörlük görevinde bulunmuş, aynı zamanlarda Senato’nun Dış İlişkiler Komisyonu’nda da yer almıştır. Başkanlık seçimini kazandığından sonra, Türk devleti aleyhinde yapması beklenilen başlıca durumlardan birisi; Ermenilerin sözde soykırım masalını tanıma sözünü vermesidir.[3] Sözde soykırımı ABD’nin tanıması bizim açımızdan ne kadar da ciddiyet taşımıyor desek dahi, dış siyasette Rusya ve ABD gibi büyük devletlerin söz geçerliliği çok etkilidir. Zira belirtmek isterim ki, Kosova’nın Sıbristan’dan 2008 yılında bağımsızlığını ilan etmesi sonucu ilk tanıyan ülkelerden biri, ABD olmuştur. Bu tanınmayla, AB üyeleri ülkelerin çoğunluğunun bu yolu izlemelerini örnek verirsek, ABD’nin bir güç olarak söz geçerliliğinin etkisini belirtmiş oluruz.
Bu elbette devletlerin işlerine geldiği gibi hareket ettikleri bariz ortadadır. Eğer dönemin Osmanlı kaynaklarına dikkat yetirselerdi ortada bir soykırım zırvalığının olmadığını, olayın sadece “zorunlu göç”ten ibaret olduğunu ve bu durumun da dönemin bölgedeki Ermenilerin iç karşılıklığa neden olduğunu bariz bir şekilde göreceklerdir, ama işte başta da dediğimiz gibi, her şey çıkarlar üzerine kuruludur.
ABD Senatosu’nda görev yaptığı yıllarda, millî davamız olan yavru vatan Kıbrıs’tan Türk devletinin çekilmesinin gerektiğini söyleyen, Biden, başkanlık döneminde de Kıbrıs meselesi üzerinden Türkiye’ye diplomatik bir oyun sergilemesi de beklenen durumlar arasında.[4] Hatta bu hususlarda Kıbrıs meselesinde Birleşmiş Milletler’in (BM) 1987 yılındaki kararına uymadığından dolayı Türk devletine yeniden bir ambargo uygulanması gerektiğini belirten ve bunu hazırlayıp ABD Kongresi’ne de sunan yine Biden olmuştur. Görüyoruz ki, Biden’in tam olmasa dahi Türkiye’yi etkileyecek durumlarda Türkofobi[5] temelli bir dış siyaset yolu izleyebilme olasılığı yüksek.
Joe Biden, seçim öncesi kampanya sürecinde Türkiye Cumhuriyeti’ne ilişkin bazı hususlarda yakından ilgilendi. Seçim kampanyası zamanında Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için Biden’in söylediği sözleri unutmamamız gerekir. Keza O, Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında soru sorulduğunda, onu bir Otokrat[6] olarak nitelendirmiş, Türkiye’nin izlediği Kürtlere yönelik politikasından rahatsız olduğunu söylemiştir. Bu açıklamalarının yanı sıra, Türkiye içerisinde bir iktidar değişikliğini vurgulayan Biden, besbelli ki dış politikada ABD’nin işine gelecek bir dış siyaset izleyecek bir Türk hükümeti amacında.[7]
Bir diğer yandan New York Post’un bir köşe yazısında Biden’in, ABD ile Türk Devleti arasında sıfırdan bir ilişki kurma fırsatını elinde bulundurduğunu belirtildi. Washington Post’un köşe yazısında bir Türk gazetecisinin, Trump’ın, Türkiye’ye yönelik sert ve ciddi bir tutum sergilemediğinden dolayı Türkiye, batıdan uzaklaşarak içteki insan haklarını ayaklar altına aldığını yazmış.[8] Türk devletine söylenen bu söyleme karşılık belirtmek isterim ki, insan hakları nâmına hiçbir yerde geçerliliği olan hükümler kalmamıştır. ABD mi Türk Devleti’nin insan haklarını korumasını sağlayacaktı?! ABD’nin son zamanlardaki siyahilere ve muhalefetlere yönelik tutumunu tüm dünya görüyor. Kaldı ki, bu sadece gördüğümüz kısımlar, bir bu kadar da görmediğimiz ise buz dağının diğer bir kısmıdır elbet.
Türk Devletine Yönelik Yaptırım: S-400 Krizi
Birçoğumuzun bildiği gibi Aralık ayında ABD Kongresi’nin Türkiye’ye “S-400’ler” bahanesiyle bir CAATSA (ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırım Yoluyla Mücadele Etme Yasası) yaptırımları uyguladığını açıkladı. Yaptırımın nedeni Rusya ile ilişkileri güçlendirmek için S-400’leri alması sonucunda ABD, F-35 konusundaki savaş uçağı programından çıkartarak kendince bir ders vermekteydi. Bu CAATSA yaptırımları sonucunda Türkiye, ABD temelli ve uluslararası finansal kuruluşlardan herhangi bir şekilde faydalanamayacak olması anlamına gelmekte. Dediğim gibi, bahaneleri S-400’ler olsa dahi olayın altında yatan en önemli konu, Türkiye’nin ABD yanlısı bir politika izlemesinin tam aksine, Biden’in de başkanlık döneminde yoğunluk göstereceği bir diğer konu olan, Rusya ile yakın ilişkilere girmesidir. ABD’nin yeni dış politikasında seçimler, Trump’ın galibiyeti ile sonuçlanması takdirde bölgede İran etkisini azaltmak için Türkiye ile yakınlık kurma ihtimali gibi durumlar ortaya çıkarabilirdi diyorsak, aynı şekilde Biden’in dış politikası da Rusya’ya karşı işleyecek gibi gözüküyor.
Joe Biden’in 20 Ocak’taki yemin töreni öncesi Biden’in Dışişler Bakanı adayı olarak bildiğimiz Antony J. Blinken, Türkiye’ye yapılan bahsi geçen yaptırım hakkında kritik bir ifadelerde bulundu. Blinken, “Türkiye’nin S-400’leri almasının kabul edilemez” olduğunu vurgular iken, bir ifadesinde “Sözde stratejik partnerimizin (Türkiye’nin), stratejik rakibimiz (Rusya) ile aynı çizgide olması da kabul edilmesi mümkün değildir.”[9] sözlerine yer verdi. Buradaki “sözde stratejik partnerimiz” ifadesi aslında Biden Amerikası’nın, Türkiye’ye karşı nasıl bir tavır alacağının bir başka örneklerindedir.
Kısaca özetlemek gerekirse, zamanla Joe Biden yönetiminde ABD’nin iki yönlü bir Türkiye politika uygulayacağını söylemek gerekir. İlki, tabii ki de stratejik açıdan tüm devletlerin Türkiye’yi jeopolitik konumundan dolayı bir seçim değil de, bir zorunluluk olarak görüp ona göre hareket etmesi olacaktır. Ama bir yandan da kendi demokrasi anlayışları(!) ile Türkiye’nin farklı kısımdaki siyasi alternatiften bakan taraflarla bir iletişim içerisinde olan bir Washington yönetimini görmemiz olasılıklar arasında.
Unutmamak gerekir ki ne kadar olumlu bir yaklaşım sergilemeye çalışılsa dahi geçmişteki Kıbrıs meselesine ve sözde soykırım masallarına yönelik olumlu yaklaşımları yeniden tekrarlanmayacağı anlamına gelmemekte. Zamanla elbet yeni gelişmeler ile bu durumun nasıl bir hâl alacağını göreceğiz.
Son olarak belirtmek isterim ki, Kıbrıs konusunun yanı sıra Karabağ, Doğu Türkistan ve nerede ezilen bir Türk topluluğu varsa oradaki dava, bizim millî davamızdır ve bundan taviz vermememiz gerekir. Çünkü, uluslararası ilişkiler ne kadar da devlet çıkarlarına dayansa dahi, biz Türk milleti için en önemli husus, millî değerlerdir. Bir Türk devleti olarak dış politikamızın temelindeki anlayış özetle şöyle olmalıdır;
BİZİM DEĞERLERİMİZ ÇIKARLARIMIZ, ÇIKARLARIMIZ DEĞERLERİMİZDİR!
Kaynakça
DOST, P., & WILSON, G. (20020, Aralık 3). How Joe Biden can put US-Turkey relations back on track. Ocak 18, 2021 tarihinde Atlantic Council: https://www.atlanticcouncil.org/content-series/elections2020/how-joe-biden-can-put-us-turkey-relations-back-on-track/ adresinden alındı
GATES, R. (2020, Aralık 18). The World Is Full of Challenges. Here’s How Biden Can Meet Them. 17 Ocak, 2021 tarihinde The New York Times: https://www.nytimes.com/2020/12/18/opinion/biden-foreign-policy.html adresinden alındı
GORVETT, J. (2020, Aralık 2). Biden Faces Troubled Eastern Mediterranean Waters. Ocak 16, 2021 tarihinde Foreign Policy: https://foreignpolicy.com/2020/12/02/biden-greece-cyprus-turkey-erdogan-eastern-mediterranean/ adresinden alındı
KANAT, K., & GÜLTEKİN, E. (2020, Kasım). 2020 ABD Başkanlık Seçimi Adayların Dış Politika Tercihleri Trump ve Biden. SETA Analiz(340).
KARLIN, M., & WITTES, T. (2019, January/February). America’s Middle East Purgatory: The Case for Doing Less. Foreign Affairs, 88-100.
On Turkey, Joe Biden should break with Trump and Obama’s policies. (2020, Aralık 19). Ocak 17, 2021 tarihinde New York Post: https://nypost.com/2020/12/19/will-biden-stand-up-to-turkeys-erdogan/ adresinden alındı
STAFF, R. (2021, Ocak 20). U.S. Secretary Of State Nominee Blinken Says Turkey Not Acting Like An Ally. Ocak 20, 2021 tarihinde Reuters: https://www.reuters.com/article/usa-biden-blinken-turkey-int-idUSKBN29P001 adresinden alındı
The Power Of America’s Example: The Biden Plan For Leading The Democratic World To Meet The Challanges Of The 21st Century. (tarih yok). Ocak 15, 2021 tarihinde Joe Biden: https://joebiden.com/americanleadership/ adresinden alındı
TİMOÇİN, D. (2020, Kasım 12). Biden İki Başlıklı Türkiye Politikası İzleyecek. Ocak 18, 2021 tarihinde Amerikan’ın Sesi: https://www.amerikaninsesi.com/a/bideb-cift-baslikli-bir-turkiye-politikasi-izleyecek/5658185.html adresinden alındı
TURAK, N. (2021, Ocak 1). Erdogan should be very, very worried: What the Biden presidency means for Turkey. Ocak 16, 2021 tarihinde CNBC International: https://www.cnbc.com/2020/12/31/what-the-biden-presidency-means-for-turkey-and-erdogan-post-trump.html adresinden alındı
Turkey Condemns Biden’s Criticism Of ‘Autocrat’ Erdogan. (2020, Ağustos 16). Ocak 16, 2021 tarihinde Aljazeera: https://www.aljazeera.com/news/2020/8/16/turkey-condemns-bidens-criticism-of-autocrat-erdogan adresinden alındı
US’ Incoming Top Diplomat Blinken Targets Turkey With Sanctions. (2021, Ocak 20). Ocak 20, 2021 tarihinde Daily Sabah: https://www.dailysabah.com/politics/diplomacy/us-incoming-top-diplomat-blinken-targets-turkey-with-sanctions adresinden alındı
WRIGHT, T. (2020, Ekim). The Point of No Return: The 2020 Election and the Crisis of American Foreign Policy. Lowy Institute Analysis, 1-2.
YILMAZ, M. (2020, Aralık 19). New York Times’tan Türkiye’ye Yaptırım Analizi: Bu Daha Başlangıç. Ocak 17, 2021 tarihinde Sözcü Gazatesi: https://www.sozcu.com.tr/2020/dunya/new-york-timestan-turkiyeye-yaptirim-analizi-bu-daha-baslangic-6174192 adresinden alındı
[1] Thomas Wright, The Point of No Return: The 2020 Election and the Crisis of American Foreign Policy, Lowy Institute Analysis, Ekim 2020, s.1-2.
[2] “This means keeping NATO’s military capabilities sharp, while also expanding our capacity to take on new, non-traditional threats like weaponized corruption, cyber theft, and new challenges in space and on the high seas; calling on all NATO nations to recommit to their responsibilities as members of a democratic alliance…” The Power Of America’s Example: The Biden Plan For Leading The Democratic World To Meet The Challanges Of The 21st Century. Joe Biden.
[3] “Biden has pledged to recognize the Armenian genocide, a hugely contentious issue for Turkey and one which U.S. presidents have avoided acknowledging for a century.”
Natasha Turak (2021, 1 Ocak), Erdogan should be very, very worried: What the Biden presidency means for Turkey, CNBC International.
[4] “In the past, Biden has made no secret of his hostility toward the current Turkish government—and, conversely, of his support for Greece and Cyprus.”
Jonathan Gorvett (2020, 2 Aralık), Biden Faces Troubled Eastern Mediterranean Waters, Foreign Policy.
[5] Türkofobi, William Gladstone tarafından 1800’li yılların sonlarına doğru Britanya politikasının Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bir politika değişikliği olarak ortaya atmıştır.
[6] Otokrasi, siyasi yetkiler açısından yetkilerin tek bir kişinin elinde toplanan bir hükümet sistemidir. Otokrat ise tabii ki bu durumda en yetkili kişi yani yöneticidir (hükümdardır).
[7] Turkey Condemns Biden’s Criticism Of ‘Autocrat’ Erdogan, Aljazeera (2020, 16 Ağustos).
[8] Biden has the opportunity to reset Turkey-US relations. As veteran Turkish journalist Asli Aydintasbas noted in The Washington Post, “Turkey would not have so deviated from the West and its human rights record would not have grown so abysmal” had Trump taken a harder line with Erdogan.
On Turkey, Joe Biden should break with Trump and Obama’s policies, New York Post (2020, Aralık 19).
[9] The idea that a strategic, so-called strategic, partner of ours would actually be in line with one of our biggest strategic competitors in Russia is not acceptable.
US’ incoming top diplomat Blinken targets Turkey with sanctions, Daily Sabah (2021, Ocak 20).