Buharlaşıyor her şey, kayıp gidiyor. Bitki, insan, hayvan, söz, anlam… En acı vereni ise zaman. Dünya döndükçe manasını yitiriyor insan. Koşuşturuyor, çabucak sona yaklaşıyor. Sonunu bildiği bir yolu aceleyle bitirmeye çalışıyor. İnsanın kendini bile böyle hızla tükettiği bir çağ daha var mıydı geçmişte? Bu hız sorunsalı yalnız bu çağa mı ait ki? Neden bir nehir gibi akıp durur zaman? Gürül gürül, karşı konulamaz, durdurulamaz ve bazense usulca, hazzı doruklarda yaşarcasına…
“Nehir” ve “Zaman” Herakleitos’un biricik imgelemi. “Aynı nehre iki defa inemezsin” “Çünkü aynı nehre inenlerin üzerine hep yeni sular gelir.” der büyük filozof. Yani nehre inen insan, akansa zaman, değişen zamandır, aynı kalır insan. Haklı mıydı? Dün, bugün, yarın birbirinden ne kadar farklı? Geçmişin ve bugünün insanı aynı mı? Belki evet belki hayır, belki hem evet hem de hayır…
İnsan hakları, özgürlük, anayasa, medenilik… Dünün insanından ayıran şeyler midir bugününkini? Öyleyse dünün toplumunda zalim bir kralın zulmüne uğramış bir mazlum ile bugünün özgür topluluklarınca haksız, hukuksuz ve adaletsizce linçe maruz kalmış bir masum farklı mıdır birbirinden? Üstelik tarih, adaletsiz kraldan çok, şuursuz, öfkeli kalabalıkları yazmışken…
Bugünün insanı daha özgür, daha iyi yaşıyor hayatı. Her gün neden yaptığını bilmediği bir iş, ailesine ve kendisine ayıramadığı, boşa harcanan koca bir zaman ve her şey hakkında sahip olduğu engin bilgi. Gerçekten hızla çıkan icatlar karşısında, yeni ihtiyaçlara daha da bağlanıyorken çok mu özgürleşti insan? “Özgür insan en az şeye ihtiyaç duyandır.” diyen bilge yanıldı mı?
Ya ölüm… Ölüm hiç değişti mi? Kara veba mı daha çok can yaktı yoksa amansız kanser mi? Atların altında ezilen çocuklar mı şanslıydı bombalarla katledilenler mi? Kılıç hakkı edinilmiş kadınlar mı yoksa kocaları tarafından öldürülenler mi? Geçmişin şehitleri mi daha yüceydi bugünün şehitleri mi? Bilinsin ki yerinden yurdundan edilmiş kalabalıklar hala bir yurda yerleşemedi. Zaman hep aynı sanki hiç değişmedi.
Dün-bugün-yarın ve 1-2-3, birbirinin dengi üç sayı, üç zaman… Şaşmaz materyalizmin maddesi sayılar, nasıl açıklarlar 1 ve 2 arasında kaç sayı var? 1, sonra 1.01, 1.∞ ve en son 2. Zaman da böyle sanki sonsuz bir düzlem üzerinde bir anlık bir mesafe. Sonu yoktur fakat bir anda sonlanıverir. Başlangıcı yok ama şimdi başlamış gibidir. Başlangıç sondur çünkü hem de son başlangıç ve ikisi birden bu andır. Dem bu demdir diyen bir derviş bize bunu anlatır. Aksi halde “ Bu sonsuzlukta üç günlük bir bebek ve üç yüz yıllık Nestor’un yaşamları arasındaki fark ne kadardır?“ diye seslenen Aurelius’un sorusunun cevabını nicelik karşılamaz mıydı? Fakat karşılığı bizim Yunus’taydı “ Gerekmez dünya bize çünkü baki bünyad değil, bir kul bin yaşar ise ölünce bir saat değil.”
Bu satırlara ilham kaynağı olan, değerli aile büyüğüm, düşünmeyi ve düşüneni çok seven ve 31 Aralık 2020’de kaybettiğimiz merhum Ahmet Kamburoğlu anısına. Ruhu şad olsun…