Az çok tarihle iç içe olanlar bilirler ki Rusya’nın yüzyıllardır uygulamaya çalıştığı bir hedef vardır. İşte bu hedef sıcak denizlere inmektir. Bu hedef doğrultusunda yüzyıllardır hamleler yapmaktadır. Hatta hamlelerin birçoğu sabık devletimiz olan Osmanlı üzerineydi. Öyle ki Osmanlı ile Rusya 18, 19. yüzyıllarda sürekli, 20. yüzyıl da ise ilk 17 senesinde karşı karşıya gelmiştir. Peki neden Osmanlı ile Rusya bu kadar sık karşı karşıya gelmektedir? Rusya sıcak denizlere inmek maksadıyla bir çok farklı yol denemiş olsa da hepsi bir şekilde Osmanlı’dan geçmekteydi. Balkanlardan aşağıya doğru hareket etmek istese karşısında Osmanlı vardı, doğu tarafından Kafkaslardan hareket edip aşağıya inmek istese yine karşısında Osmanlı vardı hatta denizden hareket etmek istese yine karşısında Osmanlı vardı. Yani her türlü yol Osmanlı’dan geçmekteydi.
Peki bunların Ukrayna ile Rusya arasında olan savaşla ilgisi ne diyebilirsiniz? Bunu açıklamak da çok basittir aslında. Rusya’nın önce 2014’te Kırım’ı ilhak etmesi şimdi de Ukrayna’ya savaş açması bu birkaç yüzyıllık hedef doğrultusunda atılan adımlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Yani Rusya durdurulmazsa sıradaki hedefi bölgedeki başka bir devlet olacaktır. Sanırım Putin SSCB toprakları hayaline kapılmış durumda. Bunu kendisi de söyledi bir kaç kere. İşte bu hedefler doğrultusunda baktığımız da Rusya’nın ne yapacağını kestirmek çok da zor değil. Bu sebepten Ukrayna’nın toprak bütünlüğü savunulmalıdır ve hatta Kırım ait olduğu yere yani Ukrayna’ya geri verilmelidir.
Rusya ile Ukrayna meselesi basit bir Slav meselesi de değildir. Putin’in Rusya’sı tehditler savurarak tüm dünyaya meydan okumaktadır bir taraftan da. Maalesef bu meydan okumalara en önemli cevabı verecek olan Birleşmiş Milletlerinde eli kolu bağlı durumdadır. Biliyorsunuz ki Birleşmiş Milletlerin 5 daimi üyesi bulunmaktadır. Bunlar: İngiltere, Fransa, ABD, Çin ve Rusya’dır. Bu 5 daimi üye ortak bir karar içinde olmadıkları sürece BM hiçbir adım atamayacaktır. Peki gelelim Rusya’nın tutumuna. Olası bir BM yaptırımı olacak mıdır sizce? Ben söyleyeyim hayır olmayacaktır çünkü böyle bir şeyin olması için Rusya’nın da evet demesi gerekmektedir. Bu da akıllara yıllardır dile getirilen haklı bir serzenişi getirmektedir: “Dünya 5’ten büyüktür!” Bu serzeniş Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın ısrarla dile getirdiği bir serzeniş olarak çoğumuzun hafızasında yer etmiştir ki sayın Cumhurbaşkanı bu serzenişinde son derece haklıdır. Çünkü son yüzyıl içinde dünya tarihini etkileyen olaylara baktığımızda bu olayların çoğunda 5 daimi üyeden birileri vardır. Bu da demek oluyor ki BM bu olaylar karşısında etkisiz duruma düşmektedir.
Rusya tarihi bir bakıma acılarla ve acımasızlıklarla doludur. Rusya topraklarının o soğuk ikliminden dolayı mıdır bilinmez lakin oldukça sert ve duygudan uzak kararlara imza atmışlardır hep. Çok da uzaklara gitmeye gerek yok aslında bu kararları görmek için geçtiğimiz yüzyıldaki Rus tarihine bir göz attığımızda bunu görmemiz mümkün. Kırım ve Ahıska Türklerinin sürgünleri, SSCB yönetimlerinin Türkistan’da (Orta Asya) yaptıkları acımasızlıklar tarih kitaplarının sayfalarında yer almıştır. Coğrafik olarak daha yakından örnek verilecek olursa 1877-78 Rus Savaşı’nda hemen yanı başımızda olan Kars, Ardahan, Batum ve Erzurum bölgelerinde ya da batı tarafta Gazi Osman Paşa Plevne savunmasını yaparken Balkanlarda yerleşen insanlarımıza neler yaptıkları akıllarımızda yer edinmiştir.
Daha bu konu hakkında tarihin söyleyecek çok sözü olmasına lakin haddimi aşmaktan da korkuyorum. Belki bir sonraki yazı da devam ederiz. Eğer bu tarihsel analiz yazısı hoşunuza gittiyse ya da gitmediyse aşağıda yorumlar kısmında belirtirseniz çok sevinirim.
Okuduğunuz ve yorumlarınızı benimle paylaştığınız için şimdiden çok teşekkür ederim.
Bu yazıyı da Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözüyle bitirelim:
Ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.